Topluluk içinde konuşmak benim için daima zorluydu; kalp atışlarım hızlanır, sesim titrerdi. Bu durumu uzun süre sadece utangaçlık sanmıştım. Seanslarda bunun çok daha köklü bir şeyle bağlantılı olduğunu görmek başta rahatsız ediciydi ama çok öğretici oldu. Aslında her kalabalık ortam, daha önce yaşadığım bazı kırılma anılarını harekete geçiriyormuş. Şimdi o ortamlarda bulunurken sadece bir şeyler “atlatmıyorum”, aynı zamanda kendimi gözlemliyorum. Kalabalıkların içinde kaybolmak yerine, artık ne yaşadığımı daha açık seçik fark edebiliyorum. Bu da beni dışa dönük biri yapmadı belki ama içe kapanıklığımdan utanmamayı öğretti.