Benim için sürecin yapıcı ve verimli geçmesindeki en büyük etken, Sinem’le konuşurken çok yakın ve kafamın çok uyuştuğu bir arkadaşımla konuşuyor gibi hissetmem. Birbirimizi gıcık da ediyoruz, birbirimizle çok gülüyoruz da. Lafını hiç esirgemiyor, dan dan her şeyi soruyor, söylüyor. Samimiyetini her koşulda hissediyorum. Karşımda mıy mıy huşu içinde konuşan biri yok, sürekli “bu sana kendini nasıl hissettirdi” diye mülakatta hissi veren sorularla sıkmıyor, gerçek bir sohbetin içindeymiş gibi ilerliyor seanslarımız. Ha tabi “o anı düşündüğünde 1’den 10’a kadar kaç verirsin”ler biraz geriyor ama o kadarı da olsun. Herkese bir Sinem diliyorum.